Pazartesi, Aralık 30

Gözleriniz bu renkse dikkatli olun! Osteoporoz riski daha fazla

genişletmek

KAYNAK DHA

Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Uzmanı Dr., Türkiye’de kalça kırığı görülme sıklığı ve osteoporozun yaygınlığı üzerine yapılan araştırmalara göre 50 yaş üstü kişilerin dörtte birinde osteoporoz tespit edildiğini söyledi. Tuğba Baysak Tunçay, osteoporozun, kemik kütlesinin azalması ve kemik dokusunun yapısının bozulmasıyla karakterize, kırık riskinin artmasına neden olan iskelet sisteminin sistemik bir hastalığı olduğunu söyledi.

DÜNYADA 200 MİLYONDAN FAZLA KİŞİ GÖRÜYOR

Dünya genelinde insan ömrünün uzaması ve yaşlanan nüfusun artmasıyla birlikte osteoporozun giderek daha önemli bir sağlık sorunu haline geldiğini belirten Prof. Dr. Tunçay, şunları söyledi: “Yaşlanmanın kaçınılmaz sonuçlarından biri olan kemik yapısında, günümüzde 200 milyondan fazla insanın osteoporoz hastası olduğu tahmin ediliyor. 50 yaşın üzerindeki insanların dörtte biri.”

HAYAT, SIRT AĞRISI VE KIRIKLARA DİKKAT

Osteoporozun (kemik kaybı) aynı zamanda kemiklerin incelmesi, yoğunluğunun azalması ve kalitesinin bozulması nedeniyle dayanıklılığını ve kırılganlığını kaybetmesi olarak da tanımlanabileceğini belirten Dr. Tuğba Baysak Tunçay, hastalığın en önemli klinik belirtisinin kemik kırıkları ve buna bağlı komplikasyonlar olduğunu söyledi.

Uzman Dr. Tunçay, osteoporoz sorunu yaşayan kişilerde bel ve sırtta ağrı, boy kısalması, omurgada kırık oluştuğunu; kavisli sırt, yuvarlak omuzlar; El bileği kırıkları, kaburga kırıkları ve kalça kemiği kırıkları olabileceğine dikkat çekti.

45 YAŞINDAN SONRA BAŞLAR

Uzman, osteoporozun en sık görülen formu olan primer osteoporozun genellikle 45 yaş sonrasında başladığını ve görülme sıklığının hem kadınlarda hem de erkeklerde yaşla birlikte arttığını söyledi. Dr Tunçay, “50 yaşından sonra her üç kadından birinde osteoporoz tespit ediliyor. Osteoporoz daha genç yaşlarda da nadiren görülebiliyor.”

Omurga, el bileği ve kalçada en sık görülen bölge

Osteoporozda kırıklar tüm kemiklerde oluşabilmesine rağmen sıklıkla omurga, el bileği ve kalça kemiklerinde görüldüğünü vurgulayan Dr. Dr. Tunçay şu bilgileri paylaştı:

“Kırıkların yavaş iyileşmesi, şekil bozukluklarına ve kemik ağrılarına neden olması, bireyin yaşam kalitesini olumsuz etkileyerek onu çevresindekilere bağımlı hale getirir. Vücut duruşundaki değişiklikler, bağımlılığın artmasıyla birlikte beden imajının bozulmasına neden olurken, “sosyal izolasyon” , özgüvenin azalması” – Benlik saygısı ve depresyon yaşanabilir. Ayrıca “Osteoporoz, güç kaybı, hastane yataklarının işgal edilmesi ve pahalı, uzun süreli ilaç kullanımının yarattığı ekonomik etki nedeniyle en önemli sağlık sorunlarından biridir.”

TEŞHİS SIRASINDA DİKKAT EDİLMESİ GEREKENLER

Osteoporozun nedeninin araştırılması, teşhis edilmesi ve hastalığın takibi için muayene tek başına yeterli değildir; Uzman, filmlerin, kemik yoğunluğu ölçümlerinin, kan ve idrar testlerinin de gerekli olduğunu söyledi. Dr. Tunçay, “Osteoporozun nedenlerini belirlemek ve kemik sağlığını değerlendirmek için kan testlerinden yararlanılıyor. Kalsiyum, fosfor ve D vitamini düzeyleri gibi parametreler ölçülerek osteoporozun nedenlerini anlamak ve tedavi planı oluşturmak mümkün. Röntgenler hastanın bel veya sırt ağrısına neden olabilecek başka sorunları olup olmadığını veya omurlarda kırık olup olmadığını belirler.” Çift X-ışını absorpsiyometrisi (DXA), kemik mineral yoğunluğunu ölçmek için en yaygın kullanılan yöntemdir. DXA sadece tanıda değil kırık riskinin belirlenmesinde, ilaç tedavisine başlama kararında ve tedavi takibinde de kullanılıyor. “Bunlar aralıklarla yapılan tetkiklerdir ve aynı cihazla yapılması önerilir. Karşılaştırma yapabilme imkanı sağlıyor. Bu test kemik yoğunluğunu ölçerek osteoporoz riskini değerlendiriyor. Özellikle kalça ve omurga gibi kırık riski yüksek olan bölgelerin taranması gerekiyor” dedi.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

romabet güncel giriş betgar güncel giriş
ekrem abi sitesi